14 Nisan 2008 Pazartesi


Tam yazımıyla Théoden, diğer adlarıyla Ednew veya Tûrac; Tolkien'in Orta Dünya'sında, Rohan ülkesinin onyedinci kralı.
Kral Thengel'in ve Lossarnach'lı Morwen'in tek oğludur. Biri kendinden büyük olmak üzere dört kızkardeşi vardır. En sevdiği kardeşi Theodwyn'dir. Üçüncü çağın 2948 yılında, ailesinin, Thengel kral olana kadar yaşadığı Gondorda doğmuştur. Yetiştirilirken Rohirrimden çok Sindarin ve Westron lisanınını öğrenmiştir. Halkının dilini daha sonradan öğrenmiştir.
Babasının 2980'de ölmesinden sonra kral olmuştur. Denir ki, tacı devralacağı gün, dağlardaki kötü kalpli yaratıklar silahlarını geride bırakarak birden ortadan yokolmuşlardır. Kardeşi Theodwyn'i yanına alarak Edoras'ta kurmuştır tahtını. Gençliğinde elf kanı taşıyan biriyle evlenmiştir, ancak kraliçe oğlu Theodred'i doğururken ölmüştür. Theodwyn'in ve kocası Eomund'un ölümünün ardından yeğenleri Eomer ve Eowyn'i himayesine almış, kendi çocuğu gibi yetiştirmiştir.
Theoden, hükümdarlığının erken dönemlerinde güçlü, sağlıklı ve çok etkileyici bir kraldı. Çok çabuk ve iyi kararlar verir, halkının olabilecek en iyi şekilde yaşaması için çabalardı. (doğal olarak) iyi bir biniciydi. Halkının doğasında var olan bir özelliği olarak, uzun boylu ve mağrur yapılıydı, ve oldukça güçlüydü.
Ordunun başkomutanı da olan Eomund'un ölümünden sonra, bu görevi kendisi üstlendi. Kılıcının adı Herugrim idi. denir ki, Theoden bu kılıçla hangi orkun canını almayı arzularsa, o orkun Theoden'in gazabından kaçışı olmazdı.
Yüzük savaşı zamanında, Theoden yaklaşık 30 yıldır hükümdardı, ve yaşının belirtilerini gösteriyordu. Başdanışmanı ve Saruman'ın ajanı olan, ve hatta denildiğine göre ona "yaşlandırıcı zehirler" veren Grima Solucandilin etkisi altında kararlarını veriyordu. Ayrıca Gleowine adında bir vekilharcı vardı.
Yüzük savaşından önceki son dönemde, hükmünün ellerinin arasından kayıp gitmesine izin vermiş, ve Solucandil'in hükmü bu dönemde oldukça güçlenmiştir. Rohan orduları da Isengard'daki Saruman'ın emrindeki orklarla ve güneylilerle tekrar çatışmaya başlamıştı.
Oğlu Theodred, Saruman'ın orklarıyla yaptığı İsen Bataklıkları Savaşında ölümcül olarak yaralanınca, yeğeni Eomer'i varisi ilan etmiştir.
Gandalf ve Aragorn onunla konuşmaya geldiğinde, Theoden Gandalf'ın "atlarınızı Saruman'a karşı sürün" öğüdüne uymaya karar vermiş, Gandalf Grima'yı defettikten sonra eski gücüne tekrar kavuşmuş, kılıcını almış ve yaşına bakmadan sürmüştür atını Miğfer Dibi'ne. bu andan sonra ona "Edne, "yenilenmiş" adı verilmiştir, zira Saruman'ın ve Solucandil'in verdiği uyuşukluktan kurtulmuştur.
Genç Eorl'un yeminini tutarak, en kısa sürede Rohirrime liderlik ederek Gondor'un yardımına, Pelennor çayırlarına koşmuştur. Savaşta, kendi birliğinden kat kat güçlü olan Haradlı süvarileri ezmiş, ancak Angmar'ın Cadı Kralı'yla karşılaştığı sırada, kara bir okla vurulan atı Karyele'nin altında kalarak ağır yaralanmıştır.

GANDALF

Gandalf, bir İstari ya da Orta Dünya Büyücüsüdür. Ölümsüz Topraklarda Gandalf, Olórin adlı bir Maia ruhuydu ve Rüyaların Efendisi Namo'nun bahçelerinde yaşıyor ve sık sık Merhametli Nienna'yı ziyaret ediyordu.
Güneşin Üçüncü Çağının 1000. yılında Istari ya da Orta Dünya'ya gönderilen 5 Büyücüden biri olmak üzere seçildi. Batı dillerinde Gri Gandalf, Elf dilinde Mithrandir ya da "gri gezgin", Cüce dilinde Tharkûn ve Harad dilinde de Incánus adıyla tanınıyordu. Dış görünüşü, büyük bir pelerin ile sivri uçlu bir şapka giymiş ve elinde bir asa taşıyan, sakallı yaşlı bir adam biçimindeydi.
Gri Limana vardığında Círdan ona, Narya ya da "ateş yüzüğü"nü verdi. İki bin yıldan uzun bir süre boyunca Gandalf, Orta Dünyada etkisini arttıran kötü güçler ile savaştı.
2941 yılında, Ejderha Smaug'un öldürülmesiyle sonuçlanan Yalnız Dağ Seferinin ilham kaynağı oldu. Bu sefer sırasında Gandalf Glamdring adlı kılıcı, Bilbo Baggins ise Tek Yüzüğü buldu.
3018 yılında Frodo Baggins'in yanına gelen Gandalf, Yüzük Seferini başlattı. Rivendell'de Yüzük Kardeşliğinin lideri olarak seçildi ve Kardeşliği pek çok tehlikeden kurtararak yollarına devam etmelerini sağladı. Bu sırada Khazad-dûm Köprüsü Savaşında, Moria'nın Balrog'u ile yaptığı ölümcül mücadelede kayboldu. Fakat Büyücünün ruhu, hiçbir silahtan zarar görmeyen ve ışık saçan Ak Gandalf olarak dirildi. Böylece Ak Saruman'ın ünvanı elinden alınmış oldu.
Yüzük Savaşında, Gölgeyele (Shadowfax) adlı atını süren Ak Gandalf her yerdeydi: Rohan Kralı Théoden'in ilham kaynağı, Isengard'da Saruman'ın sonunun hazırlayıcısı ve Minas Tirith kapılarında Cadı Kralın durdurucusu hep o oldu. Yüzük Taşıyıcısı Tek Yüzüğü yokederken, Gandalf Mordor'un Kara Kapısı önünde Batı Ordusunun komutanları ile birlikteydi.
Savaştan sonra Gandalf, Arnor ile Gondor'un yeniden birleşmesini sağladı ve 3021 yılında Yüzük Koruyucularının Son Yolculuğuna katılarak Ölümsüz Topraklara döndü.

NAZGUL and WITCH KING


NAZGUL:
Nazgûl, J.R.R Tolkien tarafından yaratılan Orta Dünya'da, Sauron'un en şeytani hizmetkarları olan hayali yaratıklar.
Nazgûl, kelimesi Kara Lisan'daki Nazg (yüzük) ve Gûl (tayf, ruh) kelimelerinden oluşan bir kelimedir. Bu yüzden Nazgûllara yüzük tayfları da denilir. Diğer isimleri Dokuz Süvariler, Kara Süvariler ya da kısaca Dokuzlar 'dır.
Sauron'un tek yüzüğüne bağlı olan dokuz sihirli güç yüzüğünü almış olan kudretli insanlardır. Başlarında Witch King of Angmar (Angmar'ın Cadı Kralı) vardır. Rivayete göre, aralarında witch king of angmar'ın da olduğu üçü Numenor kökenli krallardır. Kullandıkları silahlar fiziksel olarak bir üstünlüğe sahip değildir, asıl güçlerini etraflarına yaydıkları korku, zehirli nefesleri, duyulduğunda korku ve zayıflığa yol açan çığlıkları, ve korku salmaya yönelik kara sihirleri oluşturur. Tolkien bir mektubunda onlar hakkında şöyle demiştir; "Korkusuz olanlara karşı üstün bir fiziksel güçleri yok, ancak sahip oldukları dehşet ve korku, karanlıkta inanılmaz derecede artıyor."[1]
Yüzük savaşı sırasında cadı kral'ın ölümünden sonra, yüzüğün Kıyamet Dağı'nda yok edilmesi ile birlikte geri kalan nazgul'ler yok olmuşlardır
WITCH KING:
Güneşin Üçüncü Çağı’nın 2002. yılında Minas Ithil’in Witch King tarafından alınmasının ertesinde isminin Minas Morgul yapılması sonucunda Minas Anor da isim değiştirmiş ve “Minas Tirith” yani “Muhafızın Kulesi” olmuştur. Bundan sonraki yüzyıllar boyunca Minas Tirith, Mordor’un kara güçlerine cesaretle karşı koymuş ve Orta Dünya’nın geri kalanı için kötülüğü durduran bir set görevi görmüştür.
Güneşin Üçüncü Çağı’nda 17.yy’de Gondor’un başkenti, düşman tehditi altında olan Osgiliath’dan Minas Tirith’e taşınmıştır. Birleşmiş Krallığın son Kralı Eanur’un ölümünden sonra Gondor Krallığı’na Vekilharçlar hüküm vermiştir. Bunlardan Steward Ecthelion I şehrin en yüksek yerinde White Tower’ı tekrar inşa etmiş ve Gondor’u başarı ile yönetmişti.
Şehir 7 katmandan oluşan devasa bir kale gibiydi. Her katmandan bir üstteki katmana sadece bir kapı ile geçilebiliyordu ve muhtemel bir istilayı önlemek için bu kapıların hepsi farklı yönlere bakıyordu. Böylece bir helezon şeklinde yükselen şehri büyük bir kayalık ikiye bölmekteydi. Her katmanın bu kayaya denk gelen kısmında kayanın içi oyularak tüneller yapılmıştı. Minas Tirith bu hali ile istila edilemez ve yenilemez görünüyordu ve tarihi boyunca hiçbir zaman düşman eline geçmedi. Yüzük Savaşı sırasında Witch King tarafından kuşatılan Minas Tirith’in düşmesini engelleyen Pelennor Düzlükleri Savaşı’na zamanında yetişen Rohirrim olmuştur. Şehrin cümle kapısında Istari Gandalf ile karşılaşan Witch King içeri girememiş ve Rohirrim’in gelmesi ile savaş alanına dönmek zorunda kalmıştır. Witch King’in ve Sauron’un ölümünden sonra Aragorn tarafından tekrar kurulmuş Birleşmiş Krallığın başkenti olmayı sürdürmüştür. Pelennor Savaşı'nda dönüm noktası ve alınmaya çalışılan en önemli yerdir. Rohan'ın kurduğu insanların ordusu ile Sauron'un büyük ordusu burada savaşmıştır. İnsanlık ırkının orta dünyadaki en büyük merkezidir.

sauron

Güç Yüzükleri 'nin en kudretlisidir.Diğer güç yüzüklerini kontrol etmek,onları taşıyanların düşüncelerini bilmek ve zaptetmek için Sauron tarafından Orodruin 'de dövüldü.Sauron,yüzüğü güçlendirmek için ruhunu yüzüğe aktarmıştır.2.çağda Sauron 'dan alınan yüzük Isildur 'a geçti.Fakat Isildur 'un ölümüne neden olan yüzük bir hobbit olan Deagol tarafından bulundu.Başka bir hobbit olan Smeagol(Gollum) onu öldürdü ve yüzüğü ele geçirdi.Gollum onu Puslu Dağlar 'da saklarken Bilbo Baggins tarafından bulunacak,iyi amaçlar için kullanıldıktan sonra Frodo 'ya verilecekti.Frodo,yüzüğü Orodruin 'e atarak yoketti.Bu yüzük herkesi bir şekilde etkiler,ilginç özellikler kazandırırdı(uzun ömür,görünmezlik).Ve yüzüğün üzerinde kara lisanda yazılmış bir yazı vardır.Bu yazı ancak yüzük ısıtıldığında açığa çıkar.Bu yazı insanlar arasında ilk kez Isildur tarafından görülmüştür.Yüzüğü ele geçirdikten sonra, yani Isildur Sauron'u yendiği büyük savaşın ardından yüzük hala sıcak olduğu için bu yazıyı farketmiş ve yazılar zamanla silikleşip kaybolmadan Gondor kayıtlarına kendi elleriyle geçirmiştir.Isildur yazıları bir daha okumak için ateşe sokmak lazım geldiğini anlayabilmiştir.Ancak ona kıyıp böyle birşeyi yapmaya kendisi razı olmamıştır.Ve yüzüğün bağlılık ve irade kontrolü sağlayan gücü ilk belirtisini böylece göstermiştir.Yüzüğün üzerindeki yazının Ortak lisanda çevirisi şöyledir;Hepsine hükmedecek bir yüzük, hepsini o bulacakHepsini biraraya getirip karanlıkta birbirine bağlayacakKara lisandaki hali dile getirilmez çünkü onu söylemek bile karanlığı ruhunuza toplamayayeter.Ancak buraya yazabiliriz.Heyhat! yalnız bir kere okumalısınız, bir daha yeltenmeyinyoksa karanlığın kucağında müşkül duruma düşmeniz kaçınılmaz olur

ORC IRKI HAKKINDA BİLGİ BULAMADIM
Tolkien Evreninde Hayali Kahraman
Güneşin Üçüncü Çağı’nın 1000. yılında Orta Dünya’ya beş güçlü
Maia geldi. Görevleri Sauron’a karşı özgür halkları örgütlemek olan bu beş Maia, Orta Dünya’ya Valar tarafından gönderilmişti.
İnsan görünümlü bu beş
Maia’ya Istari adı verilmişti. İkisi mavi elbiseler giymişti, birisi kahverengi pelerine (Radagast) birisi ise gri pelerine (Gandalf) bürünmüştü. İçlerinden sadece bir tanesi beyaz giyisiler içindeydi. Bu Istari Undying Lands’de (Ölümsüz Topraklar) Demirci Aule’nin Maia’sı olarak bilinen Curinir idi. Sesini büyük bir ustalıkla kullanıyor, Orta Dünya’da ki tüm ırklara öğütler veriyor, yardıma muhtaç olanlara yardım ediyordu.
Bilgisinin derinliği yüzünden
Elfler (Elves) ona maharetli adam anlamına gelen Curunir ismini vermişti. İnsanlar (Men) ise onu Saruman olarak biliyorlardı. Saruman aynı zamanda Sauron’a karşı kurulmuş olan Divan’ın da başı idi. Orta Dünya üzerinde uzun zaman dolaştı, yüzük irfanı hakkında bilgiler topladı ve bu konuda uzmanlaştı. Fakat yüzükler hakkındaki bilgileri arttıkça özgür Orta Dünya halkı ile daha az ilgilenir oldu ve sonunda Isengard’da bulunan Orthanc ismiyle bilinen kuleye yerleşti. Saruman Tek Yüzük’ün yok edilmediğini Orta Dünya üzerinde bir yerler bulunmayı beklediğini biliyordu. Zamanla Tek Yüzük’e sahip olma fikri Saruman’da saplantı haline geldi. Gandalf ve Divan üyeleri Sauron’un Dol Guldur’da tekrar ortaya çıktığından kuşkulandıklarında onları Saruman sakinleştirdi. Dol Guldurda’ki kötülüğün Sauron olduğunu biliyordu, fakat Saruman şimdi zorla kendini göstermesine neden olup onun Yüzük’ü arama sürecini hızlandırmak istemiyordu. Bu nedenle Gandalf’a ve Divan’a engel oldu. Fakat daha sonra Gandalf Dol Guldur’a tek başına gitti ve bu kötülüğün Sauron olduğu kesinlik kazandı. Aralarında Saruman’ın da bulunduğu Divan, Sauron’u Dol Guldur’dan çıkarttı.
Bundan sonra Saruman daha da içine kapandı. Artık öğüt vermiyor, Divan’a bile katılmıyordu.
Orthanc’da yüzük ilmini çözmek ve Tek Yüzük’ü bulmak için var gücüyle çalışıyordu. Fakat tek yaptığı araştırma değildi. Orklardan (Orcs) ve Uruk-Hai ismini verdiği bir ork sınıfından ve Rohan’ın başına her zaman bela olmuş olan Dunland'lı acımasız insanlardan oluşmuş bir ordu kurmuştu. Bu ordudan uzunca bir süre kimsenin haberi olmadı.
Yüzük Savaşı sırasında Saruman kötü niyetini belli etti. Kendisinden tavsiye almak için gelen
Gandalf’ı Ortahanc’a hapsetti, fakat Gandalf kurtulmayı becerdi. Saruman ordusu Miğferdibi Muharebesi’de ki Harnburg savaşında yok edilirken Isengard’da Entler (Ents) tarafından abluka altına alındı. En nihayetinde Gandalf Orthanc’a gitti ve Saruman’ın gücünü elinden aldı ve hayatını bağışladı. Fakat Saruman’ın kötülüğü hala duruyordu. Bu nedenle en nefret ettiği halk olan Hobbit’lerin ülkesi Shire’a gitti. Bu da onun sonu oldu. Kendisi ve yardımcısı Grima Wormtongue burada öldürüldü.

gimli

Gimli, Erebor'lu bir cücedir. Üçüncü Çağın 2876. yılında Mavi Dağlarda doğan Gimli, Ejderha Smaug'un ölümünden sonra 2941 yılında Erebor'a yerleşti.Gimli'nin babası Glóin, Cüce Tharin'in ve daha sonra da Thorin'in Yol Arkadaşlarından biriydi. 3018 yılında Gimli babası ile birlikte Ayrıkvadi'ye gitti ve Yüzük Kardeşliği üyeliğine katıldı.
Gimli,Elfler ile dost olan nadir Cücelerdendi.Gerçekten de Lothlórien'e gidişinden sonra Elf Kraliçesi Galadriel'in hatırasına sadık kalarak yanında hep saçından bir tutam taşıdı. En yakın arkadaşı, bir Sindar Elfi olan Legolas idi.
Gimli kardeşliğe Moria'dan geçmelerini öğütledi. Orada babasının kuzeni Balin'in hakimiyeti vardı.Oraya gittiklerinde buranın yıkıldığını ve deniz canavarları,troller ve goblinlerle çevrili olduğunu gördüler.Gimli burda Balin'in mezarını gördü ve öfkeden kudurmuş bir şekilde cesurca savaştı. Burda Balrogların en yücelerinden biri olan ve ırkının son varisi Balrog ile karşılaştı. Gandalf'ın Balrog'la savaşının bir kısmına tanık oldu.
Gimli,Aragorn önderliğinde Lorien'e gitti ve ordan da Amon Hen'e gitti. Orda Boromir'in ölüsünü Büyük Nehir'den aşağı yolladı ve Gimli,Gandalf'ın geri dönüşüne tanık oldu.Gimli,Boynuz Kalesi (Hornburg) ve Pelennor Düzlükleri savaşlarında ve [Mordor]]'un Kara Kapısında cesurca dövüştü.
Savaştan sonra Gimli,Miğfer Dibi altında bulunan Parıldayan Mağaraların Lordu oldu. Dördüncü Çağın 120. yılında Aragorn'un ölümüne dek Mağaraların Lordluğunu sürdürdü fakat bu olayın ardından arkadaşı Legolas'a katılarak bir Elf gemisi ile Ölümsüz Topraklara doğru yola çıktı

minas tirith

Güneşin Üçüncü Çağı’nın 2002. yılında Minas Ithil’in Witch King tarafından alınmasının ertesinde isminin
Güneşin İkinci Çağı'nın 3320. yılında kurulan Minas Ithil yani 'Tower Of The Moon' Mordor Dağlarının hemen eteklerinde Dunedain prensi Isildur tarafından kurulmuştu. Aynı yıllarda bir başka şehir Minas Anor yani 'Tower Of The Sun' ise Isildur'un kardeşi Anarion tarafından Gondor'da kurulmuştu. Kardeş şehrin aksine Minas Ithil her zaman Mordor'dan gelen tehlikeleri ilk karşılayan şehir olmuş bu yüzden de Witch King'in saldıralarına en fazla maruz kalan şehir olmuştur....Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Minas Morgul yapılması sonucunda Minas Anor’da isim değiştirmiş ve “Minas Tirith” yani “Tower Of The Guard” olmuştur. Bundan sonraki yüzyıllar boyunca Minas Tirith
Minas Morgul, Güneşin İkinci Çağı'nda kurulmuş olan 'Minas Ithil' in Witch King tarafından alındıktan sonra değiştirilmiş ismidir. Güneşin Üçüncü Çağı'nın 2002. yılında iki sene süren bir kuşatmadan sonra düşen şehir, Sauron düşene kadar Mordor'un kötülüğünü yaymakta kullandığı en önemli karargahlarından biri olmuştur. Bu önemli şehirde ikamet eden Witch King planlarını bu şehirde yapmış ve senelerce bıkmadan Gondor'a saldırmıştır. ...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Mordor’un kara güçlerine cesaretle karşı koymuş ve
Güneşin İkinci Çağı�nda Anduin Nehri�nin doğusunda Sauron tarafından mesken tutulan bir bölge vardı. İki çağ boyunca Sauron�un ve onun kötü güçlerinin merkezi olan bu bölgenin ismi Mordor yani �Kara Diyar� dı. Mordor doğal bir kale gibiydi üç tarafı aşılması neredeyse imkansız dağ sıraları ile korunuyordu. Kuzeyde Ash Mountains ve batı ile güneyde Shadowy Mountains ile sınırlanan Mordor�a sadece iki giriş vardı: Kuzeybatıdaki Cirith Gorgor ve batıdaki Ci...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Orta Dünya’nın geri kalanı için kötülüğü durduran bir set görevi görmüştür. Güneşin Üçüncü Çağı’nda 17.yy’de Gondor’un başkenti düşman tehditi altında olan
Orta Dünya tabiri J.R.R. Tolkien'in (John Ronald Reuel Tolkien - 3 Ocak, 1892�2 Eylül, 1973) kitaplarındaki hayali bir mekanın adıdır....Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Osgiliath’dan Minas Tirith’taşınmıştır. Birleşmiş Krallı’ğın son Kralı Eanur’un ölümünden sonra Gondor Krallığı’na Vekilharçlar hüküm vermiş ve bunlardan Stewrd Ecthelion I şehrin en yüksek yerinde White Tower’ı tekrar inşa etmiş ve Gondor’u başarı ile yönetmişti. Şehir 7 katmandan oluşan devasa bir kale gibiydi. Her katmandan bir üstteki katmana sadece bir kapı ile geçilebiliyordu ve muhtemel bir istilayı önlemek çin bu kapıların hepsi farklı yönlere bakıyordu. Böylece bir helezon şeklinde yükselen şehir’i büyük bir kayalık ikiye bölmekteydi. Her katmanın bu kayaya denk gelen kısmında kayanın içi oyularak tüneller yapılmıştı. Minas Tirith bu hali ile istila edilemez ve yenilemez görünüyordu ve tarihi boyunca hiçbir zaman düşman eline geçmedi. Yüzük Savaşı sırasında Witch King tarafından kuşatılan Minas Tirith’in düşmesini Pelennor Düzlükleri Savaşı’na zamanında yetişen Rohirrim olmuştur. Şehrin cümle kapısında Istari Gandalf ile karşılaşan Witch King içeri girememiş ve Rohirrim’in gelmesi ile savaş alanına dönmek zorunda kalmıştır. Witch King’in ve Sauron’un ölümünden sonra Aragorn tarafından tekrar kurulmuş Birleşmiş Krallığın başkenti olmayı sürdürmüştür

legolas

Legolas, Ağaçlık Bölgenin Elf prensidir. (Adı "yeşil yaprak" anlamına gelen) Legolas, Kuzey Karanlık Ormanın Ağaçlık Bölgesinin Sindar Elf Kralı Thranduil'in oğludur. Güneşin Üçüncü Çağının 3019. yılında Legolas, Yüzük Kardeşliği'nin bir üyesi haline geldi. Keskin Elf gözleri, ormanlık alanlardan edindiği deneyimleri ve ölümcül yayı ile, Kardeşliğe maceralarında büyük destek oldu. Boromir'in ölümü ve Kardeşliğin bozulmasından sonra Legolas, Cüce Gimli ve Aragorn ile birlikte Boynuz Kalesi (Hornburg) Savaşına katıldı. Bu üçlü, Ölülerin Geçitlerinden geçerek Pelargir'deki Korsan gemilerini ele geçirdiler ve gemilerle Pelennor Düzlükleri Savaşına katıldılar.Savaştan sonra Legolas, Ithilien'de bir Ormanlık Bölge Elfleri kolonisi kurdu. Dördüncü Çağın 120. yılında Aragorn'un ölümünün ardından Legolas, arkadaşı Cüce Gimli ile birlikte Ölümsüz Topraklara doğru yelken açtı. Hiçbir zaman dönmedi.